13 Ağustos 2008 Çarşamba

writing to reach you!

mutlu sonla biten filmleri seviyorum!kendimi korkusuz ve umut dolu hissettiriyor.

bir kız vardı bilirsiniz.
sevdiği insanda nefret ettiği şeyleri içeren bir şiir yazmıştı filmin sonlarına doğru...
şiirin son mısrası hemen hemen şöyleydi:
"senden nefret etme çabama rağmen bir türlü nefret edememekten nefret ediyorum"
bundan ben de nefret ediyorum evet.
ha bir de rüya görmek için uyumaya çalışmamdan nefret ediyorum.
sana hissettiklerimi destekleyen her şeyden nefret ediyorum.
...
ama elinizle itemediğiniz şeyler var.
soyut gözüken fakat gözünüzün olduğunu bildiğiniz kadar reel şeyler var.
elinizde sandığınız ama elinizde olmayan şeyler var.
bir de istek var ki sormayın gitsin.
ve inanç var.
ama doğrular da var.
bazen inanmak istedikleriniz var,bazen doğru olanlar.
inanmak istediklerimi doğrularla karıştırıyorum bazen.
fazla içe kapanık cümleler oldu.
olsun.
...
bir gün vardı.
ankaradaki son günüm.
mayıs sonları olmalı.
bir gün daha vardı.
kız,oğlana "mutlaka giderim" demişti.
kız sözünde durdu,gitti söz verdiği yere...
yağmur vardı.
gitmeyelim dendi.
"siz gelmeyin,ben gidiyorum"dedi...
sorunlar çıktı oradayken.
o tek bir şeyi düşünüyordu.
"sözü verdiği kişiyi."
hiç bir şey umduğu gibi olmamıştı ama...

dünyada çok az şey var...
şey ki o yoluna girince her şey yolunda gibi gözüküyor...
güçlü oluyorsun.
olmayınca o,her şey kötüyken seni ağlatan oluveriyor.
sen mutluyken gülümsemeyle yetindiriyor.

günlerden o gündü işte...
ufak gezi bittikten sonra arkadaşla buluşuldu...
onların okula gidildi...
onları beklerken sıkılmayasın diye kulağına bir kulaklık takıldı
ve daha önce hiç dinlemediğin bir şarkıdaydı sıra...
ağladın...
istanbuldan dönüşteki gibi bir özlem kokuyodu bu...
oradan dönüşteki kadar da hüzünlüydü...
bir "yok"luk vardı işte...
tüm var olanları da gözünde "yok" eden...
şarkı şöyle diyordu:

We were one, we were all, we were the only
Future full of hope, nothing could stand in our way
But dreams can change, visions fall, I feel so lonely
I would walk through fire for just one more day

You were the angel of my life, taught me to be free
Now I’m a stranger in your eyes, walls are closing in on me

So I say farewell, I’m yours forever
And I always will be
Missing you, in my heart you are the one
And you always will be

bunları yazarken bana Travis'in "writing to reach you" şarkısı eşlik ediyor.
biliyorum bilmediğin bu yerde yazarken sana ulaşamam.
ama bir yerlerde ulaşıyorum di mi?

şarkıdaki gibi "elveda" demiyorum ama bilmeni istiyorum(belki duyarsın hı?):
"always will be"

3 yorum:

DontHurtMe dedi ki...

Birine ulaşmak için yazmak en güzel şey, ama sanırım bu güzellerin en güzeli " write to reach yourself before anyone else"
Kayıp fesleğen, kendini bul önce, zoru başar, gerisini kader getirecek zaten...

a. dedi ki...

kendimi hep kendimde arıyorum ama o hep başka yerlerde oluyor...
buluyorum kaybediyorum...
yoruluyorum.
bu süreç zorlu...

DontHurtMe dedi ki...

Kimse kolay olacağını söylemedi (;
Sadece gerçekten iste..

ps: Çok yaşamış gibi konuşsam da ben de o sürecin içindeyim.. Ondan biliyorum..