13 Ocak 2009 Salı

korkma kardeşim korkma!

Bu kadar korkak olmamızı kaldıramıyorum evet kaldırmıyorum.
Çevremde yok, sorun çıkınca karşısına kaçmayan.
Yok!
İnsan mutlu olmak için boğuşmaz mı bir şeylerle?
“mutsuzum ve hemen bu ortamı terk etmeliyim”
“mutlu olamayacağımı kestiriyorum gitmeliyim”
“biraz huzursuz hissettim gitsem iyi olur”
Gidin, böyle diyenler, gidin!
Ben arkanızdan gülerek el sallayan kişi olacağım.
Ve elimde bir kova su olmayacak, mümkünse gözden ve gönülden ırak olun.
Ne çekilmez şeydir ya…
Biz “nasıl mutlu olabilirim?” sorusuna cevap ararken onlar, tüm zorlayan koşullardan kaçıp yeni bir çevre, yeni bir düzen kurma peşindeler…
Nerde o “mücadele” kelimesinin manası meali?


Kaçtır yaşını başını almış kadınlar beni karşılarına oturtup nasihat veriyorlar.
Tipimde öyle bir şey olmuş olmalı ki kursa her gittiğimde bir kadın benimle konuşmaya başlıyor ve mutsuzluklarından, evliliklerinden dem vurup “sen yapma” ları veriyorlar.
Ben bilmiyorum abla.
Senin “sen yapma” dediğin birçok şeyi yapabilirim. Belki benim koşullarım seninkinden farklı?
Belki ben öyle mutlu olacağım?
Kim bilebilir ki söyler misin?
Ben aptallaşır ve yapmam dediğim her şeyi yapabilirim.
Ve belki mutlu olabilirim.
“deli cesareti”ni bilir misin?


Kaçmakla bazı şeyleri karıştırmayalım tabi.
Bir şey çok belirsizse ve sesini çıkaran sadece sensen, git!
Gidemiyorsan da gidiyorum de!
Belki gidersin birgün.
Birgün o gün gelir!


Kaçan insanların ardında bıraktığı bir sürü mutsuz insan biliyorum ben.
Kaçan, korkak olan hani, tüm sorunlarını ve gidişiyle birlikte bıraktığı soruları, kalana yükler.
Kaçan korkak, düşüncesiz, acımasız ve bencil olandır.
Kaçan yine de kovalanır o tamamen ayrı bir mevzu.
Kaçan, kalan tarafından “ulaşılmaz” olarak algılanır, nedense, bu hep böyle…
Kalan şahsiyetler, çıkarın at gözlüklerinizi ve bakın etrafınıza!
Bir yanlışın tüm doğruları götürmesine izin vermeyin.
“yeni” yi deneyin.
Mesela o kelimenin yanına “başlangıç” kelimesini ilave edin.
Başlangıçta yama gibi duracaktır; fakat zamanla bütünleşecektir.


p.s:bu yazıyı ben mi yazdım???:S

5 yorum:

CaRtMaNtR dedi ki...

Bazen sıcağın yaktığını elini sobaya değdirerek yandığında anlarsın. Bunu yapabileceğin bildiğinde kendini yaşıyor gibi hissediyor insan.

Besimi dedi ki...

eskiden bana da nasihate kalkışan çok olurdu. sebebini şimdi anlıyorum, 25 yaşını geçip 30 ve civarına yakınlaşınca insanlar (ki kadınlarda daha belirgin sanırsam) kendi dünyalarını daha gri halde görmeye başlıyorlar. gençlere sözde yol göstermeye çalışmalar ya içini dökme ya da tamamen şuursuz bir kendini rahatlatma psikozuna girerler.

Selin dedi ki...

küçücük de olsa mutsuz olma ihtimali var diye kaçan insanlar var di mi... Halbuki sonucu muhteşem olacak sanılan şeyler var mutsuz biten. Ne kesin ki hayatta?

Gel de kızma...

a. dedi ki...

bugünlerde herkese kızıyorum zaten.
kızmak kolay mı geliyor ne?
kolayı seviyoruz ailecek, seviyoruz.

Unknown dedi ki...

Zaman korkuyu getirir. mücadele ise korkuyu nasıl aşacağını fısıldar sana. Bundan sonrası senin seçimin.

Tebrikler.