31 Mayıs 2009 Pazar
Çıkarın Planları, Yazı Yoklama!
Tatilim başlayalı epey oluyor aslında. Bir haftadan çok en azından... Ben daha yeni yeni farkına varıyorum bunun, bir silkinme dönemindeydim sanıyorum. Yorucu sayılabilecek bir koca dönem üzerimden geçti ve ben yeni yeni ayılıyorum da denilebilir.
Tatil deyince deniz-kum-güneş üçlüsünden daha fazla aklıma gelen şey "planlar"dır. Genellikle tatilden önce tutulan bu tutunakımsı(?) şeyler, bilirsiniz (sınav öncesi hayal kurmacalar) kendini aldatmacadan öteye geçemezler. Hayalleri büyük olan insanlarız aslında millet olarak; fakat aynı beceriyi uygulama isteği hususunda gösterebildiğimiz tartışılır. Bence tartışmayalım.
İlkokul dönemlerindeki tatillerimi çok fazla hatırlamıyorum, muhtemelen onun bunu saçını yapmak(kuaför olma hayalleri bile!), yok çamurdan pasta yapmak, yok büyüklerle takılmaya çalışmak, yok akşamları da dahil olmak üzere apartmanın çocuklarıyla kah saklambaç oynamak kah oradan oraya koşturmakla geçmiştir...Hatırlanılanların silik olması güzel olduğu gerçeğini değiştirmiyor işte, ne güzel!
Ortaokul dönemindeyse kendini büyük hisseden bisikletli insancıklar olmuştuk. Evde durmazdım, kendimce "popüler" bir arkadaş çevrem vardı. Neler yapmazdık ki...Yine de onların içinde uslu biriydim ben:P Ama okul duvarına gül yapraklarıyla isim yazarlarken de oradaydım(sonra o duvar boyanmak zorunda kaldı o kadar büyük yazmışlardı ki), telefon kulübelerinden 155, 120 gibi acil numaraları arayıp yok "Yangın var" diye, yok "Hırsızlık vakası memur bey!" diye ararlarken de oradaydım. Kötünün içinde iyi yoktur aslına bakarsanız, iyi bir çevre değildi kabul:)
Bir sonraki dönem lise yazları oluyor ki, onda daha çok "ev insanı" olmuştum ben. Malum yatılı insan psikolojisi:) Eve gidince evden çıkmak istemeyiş, yemeklere gömülüş, halı üzerine basmayı nimet olarak görüş, ne var ne yoksa TV de izleyiş...
Bunların arasında lise döneminde yapılan planlar, en çok da "ders planları"...
Hani kısa tatillerde yük olarak taşınan kitaplar vardır ya, hani kapağını açmazsınız da taşımak zorunda kalırsınız sonradan, işte aynı onlar gibi planlar...
Ne çamurdan pasta yapacak yaştayım ne delice hareket edecek bir arkadaş grubum var ne çalışacak dersim...Düşünecek çok şeyim bile yok, evet. Yatılı okuduysanız liseyi de bulunduğunuz ortamda çok arkadaşınız olmaz. Hele benim gibi küçük bir yerde yaşıyorsanız, şansınız pek azdır.
Kendimi bu kadar acındırdığım yetsin tabii, gerçekçi olmalıyım, değil mi? Evet, öyle:) Şimdi, durum şöyle:
Yaşanılan alan küçük-eve bağımlı bir tatil planı
Vakit geçirilecek arkadaş yok kadar az- eve bağımlı bir tatil planı
Bir işte çalışmak planlar arasında olabilir; fakat o olası iş gerçekleşirse(bknz: resimle alakalı)
Bu duradursun, kendimi kitaplar içine itip o yana bu yana dönerek kitap okuyacağım galiba. En net planım bu işte. Onca kitap alıp geldim eve. Bu yazlık planım: Okumak.
Durum o kadar da vahim değil. Eksikleri kapatırım fena mı? Arada gezerim tozarım az. Ama okurum.
-Fena mı?
-Değil bence.
-Ben de öyle düşünmüştüm.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
en iyisi kitaplara gömülmek dediğin gibi özellikle de öğle güneşinin bastırdığı sıcak vakitlerde
ikindiye doğruda gezmek tozmak güzel :)
ah bende tatile bir erebilsem :/
Darısı başına:))
büyüdükçe planlar ve sorunlar da büyüdüğü için tatillerin pek tatil havasında geçmeme gibi bi durum var ne yazıkki :/
aynen öyle:/
Ahhh tatil, yilda 14 gün izni olan onu da butun olarak kullanamayan insanlar var, lütfen degerini bilelim :).
Haklısın:)
Değerini bileyim:)
Yorum Gönder