Ve bir yaz daha biter...
Deseniz ki "yaz biteli çok oldu be a.nur sen nerelerde kaldın böyle?" diye, haklısınız. Ben epey gerilerden geliyorum. Neden bilmem, bazen önden giden olmayı hiç istemiyorum. Bazı gerçekleri çok sonradan fark ediyorum, bazılarını hiç bilmek dahi istemiyorum. Kaçıyorumdur belki de kimbilir...
Yazın bitişi de öyle fark ettirmemişti kendisini şimdiye kadar. Aslında çok istemiştim bitmesini...İpi çekebildiğim kadar çekmiştim ama her defasında önümde yığınlarca ip birikmişti...Çektikçe uzamıştı...Okul açılsın, bu bitmez tükenmez, dolmaz boşalmaz boşluk kapansın istemiştim. Kendi kendimi yemelerim, umursamayan tavırlarım, altından kalkamayacağım kadar üst üste gelen bazı şeyler geride kalsın, ben üstünde "he man" gibi "güç bende artııık!" diye bağırayım istemiştim. Olmadı.
Zamana ilaç demişlerdi ya hani, bir de zaman siler demişlerdi ya, ben bu yaz bol bol almıştım o ilacı. Bol bol o silgiyi kullanmıştım. Zamanla ilaç fayda eder, zamanla bir şeyler silinir zannetmiştim. Oysa unutmuşlar ilacın tamamen kapatamayacağı şeylerin olduğunu, bazı şeyleri çitilesen de çıkmayacağını...Olsun, insan yaşayarak öğrenmiyor mu?
Bu yaz neler oldu bir anlatayım desem birikir bir şeyler önüme. Aile dolaylarında epey değişiklik oldu, misal. Misal, hiçbir yaz gitmediğim kadar şehir gördüm. Hastalıklar, kazanılan okullar, taşınma düşünceleri, ev arkadaşı sorunsalı...Yalnız hep etrafımda oldu tüm bunlar. Çoğu zaman yetişemedim oraya buraya, çoğu zaman en sorunsuz olarak görülüp sorunları yüklenmeye çalıştım. Ne kadar becerebilirdim ki? Bazen patladım, içim sıkıldı, genişletemedim...Hep içim kararmadı elbet, bazen aydınlandı yüzler...Güzel şeyler oldu, doruk yaşantılar oldu...Kavuşulan ayrılıklar, yeni yeni heyecanlar, umulmayan olaylar...Koca zamandı ya, hepsi sığdı içine. Ve ister inanayım ister inanmayayım hepsi bir şekilde "geride kaldı"
Sevemedim yazları ben, öyle yada böyle...Tatil yapamayan bir sürü insan var, biliyorum ama ben sevmiyorum uzun tatilleri. Sevemedim bu güne kadar, bu güne kadar o kadar da tatil gibi gelmedi. "Lay lay lom" günlerdi işte. Sabun köpüğü gibi...Değerlendireyim zamanı dedim, o da olmadı. Kitaplar okuyayım istedim, ayarladığım filmlere gömüleyim istedim ama onlar da sıktı işte bir zaman sonra...Beni oyalayan her şey, oyalamaz oldu. Meğer ben, sıkışık zamanlarda okuduğum kitapları daha çok seviyormuşum. Dar vakitlerde daha tatlı oluyormuş bir filme kapılmak. Sınav aralarında okunan kitap meğer ne tatlıymış.
Hem soğukları seviyorum ben. Soğukça olsun da elim üşürken kahve içeyim, kahvemi kitabıma dökeyim istiyorum. Yorgan altına gömülüp uyumamaya çalışırken müzik dinleyeyim istiyorum. Sabahları; kulaklığı boynuma dolanmış bir şekilde bulup, boğulmak üzereyken, apar topar kalkıp yoluma gitmek istiyorum.
...
Sevmediğim bu mevsim de geride kaldı, diyeceğim hepi topu buydu. Yine de hüzünlendim devirdiğim bir yaza daha bakınca...Yılların geçmesi, bazen bir doğum gününde, bazen bir yıl başında, bazen bir boy uzamasında nüfuz eder ya insana; bana geride kalan yazlar da aynı şeyi hissettiriyor işte. Geçiyor zaman, yıllar büyüyor, ben ayak uyduruyorum. En çok da değişmesini istediğim şeylerin hiçbir zaman değişmemesi koyuyor.
Şimdi, yeni bir dönemin başında, işine yeni başlayan biri gibi hissediyorum. Elimde geçmişten getirdiğim -hiç değişmeyenler- kutum, bilinmeyen ortamıma doğru yol alıyorum...
1 yorum:
tipik öğrenci psikolojisi (: ders döneminde yazı bekler, yaz gelince de sıkılır dersler ve koşuşturmaca başlasın der (:
Yorum Gönder