2 Eylül 2013 Pazartesi

Eylülün Sesi ve İzlenimler

O fesleğen pencerede kurumuş, böcekler dolaplardan dağılmış, etrafta bir ot kokusu... İlk defa bir nikaha gitmiş, hüzünlü bir mutluluk duymuş, liseden bir arkadaşı omzuna dokunmuş -bizimki şaşırmış, nikah şekeri çantasına dağılmış, gelirken kekler çikolatalar almış, bir tanesini arkadan gelen çocuğa verip kaçmayı planlamış, yapmamış, sabah dolmuştaki altmışlı yaşlarda olduğunu düşündüğü kadın arkadaki boş yere oturmamış, bizimkisi kalkıp ona yer vermiş kendisi boşluğa geçmiş, bir önündeki kadın dönüp ona bakmış, bir süre sonra o kadının yanı boşalmış, gel demiş, bizimki kalkmış, inince yerleri süpüren bir kadının süpürgesi bileğine çarpmış, bileği şişmiş ve morarmış, kadın "sen de görmedin ben de" demiş, bizimki gülümseyip okula seğirtmiş. 

Ellerim çamaşır suyu kokuyor ama bu eylül neden umut dolu bu kez? Pek bir mutlu hissettim gelişiyle, etrafta son taze ot kokusu - kaldırım yapım çalışmaları bir türlü bitmeyen bir kentten sesleniyorum.


baylar!
bin dokuz yüz seksen birdeyiz
karşınızda eylülün sesi
ağustosa çekildi, eylülün sesi
birazdan konuşacak
"bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar."

tepelerde bulamaçların kahverengi eridiği
eriyip sarı sarı aktığı bir mevsim
bir saat gibi işlerken avucumdaki güz çiçeği
yosunların kapılara usulca
tırmanıp yerleştiği
yani eylülün sesi, buysa çok iyi baylar.

yaz geçti, sözgelimi midyelerden yorulduk
eni boyu belirsiz bir ıslaklıktan
upuzun gündüzlerden, sevimsiz otellerden
eylül ki, sorabilir mi
hüzünler iç kamaştırıyor, aşklarsa niye yoksul
bir asfaltın kuru sıcak soğuğundayız
oysa bir deniz feneri mevsimsiz ölür baylar.

dahası
bu düğmesiz giysileri şöylece giymek
bir boşluğu giyinmek mi olur
olsun
işte karşınızda ekimin sesi
kasımın sesi sonra
yağmurun eşliğinde -çocuğunu emziriyor yaz-
bundan böyle günlerimiz nasıl geçecek baylar.

her şey o kadar dokunaklı ki
eylülsem, istemeden kırılıyorsam bazen
dağınık, renksiz bir mozayik gibiysem
üstelik yalnızsam bir de -telefonda kuş sesleri-
aynalardan duvarlara bir üzünç akıntısı
bu dünyada çekingen olmak çok iyi bir şeydir baylar.

sonra bir kır kahvesi kendini okurken
masaları toplanmış, bardakları toplanmış
tam kendini okurken
derim ki bir semti iyi tanımak kadar
iyi tanımalı dünyayı
açın radyolarınızı: eylülün sesi
bu dünyada can sıkıntısının bir başka anlamı var baylar.

elmalar silik silik kırmızı artık -olsun-
gözlerimiz tozlanmış, kirli
gizlisi yok, bu dünyada böyle sıkılmak iyi
sıkılmak iyi baylar
biz hazır tuttukça böyle
içi yangından alev alev
dışı buz tutmuş kalplerimizi.*


*Edip Cansever - Eylülün Sesiyle

Hiç yorum yok: