10 Temmuz 2015 Cuma

Honey i'm home!


Gitmeyeceğimi düşünmüştün degil mi? Evet, ben de öyle. Ama öyle olmadı işte. Anlatayım.

Bisiklet hırsızları halihazirdaki, babamın da pek sevdiği, bisikleti çalınca diger bisiklet -her ne kadar artık eskidiyse de- kilit altinda tutuluyordu. Şifreyi bilmiyorum diye gidemeyeceğimi düşünürken kardeşime sordum ve soluğu sokakta aldım. Bomboş sokaklarda avare avare gezindim. Burayı pek sevmiyordum ama bugun gozume ilk defa sevilecek bir yer gibi göründü. Benim gibi birkac bisikletli -bir tanesiyle bir süre ayni yoldan gidip bir yol ayrımında zıt yönlere yöneldik, tıpkı filmlerdeki gibi-yorgun bir iki arabacı, başıboş bir kedi (bakıştık), tarlada bir kadın, kadının oldugunu tahmin ettigim tatlı bir köpek (bembeyaz ve uzun kulakları sallananlardan, süs köpeği gibi ama degil gibi de), motorlu bi amca ve elektrikli motorla beni hizla sollayan bir abladan başka kimseler yoktu etrafta. Epey gezindim, henüz günes dogmadigi icin serindi. Kuşlar hic susmadı. Sıklıkla vites değiştirdiğimden olsa gerek vites atti dönüş yolunda. Yıllardır bu isleri yapmiyorum. Biraz uğraştım, oldu. Ellerim de kapkara oldu tabii, neyseki çantam yanimdaydi da üstümü basımı bastırmadan dönebildim. Gülüyorum.

Aa evet, günaydın. 
Yataktan sesleniyorum.





D.N: İngilizce başlık atmayı sevmiyorum ama eve gelince aklimda beliren ilk cümle bu oldu. Arada kullanalım, unutuluyor. (Eheh)



Hiç yorum yok: