Sonbahar mevsimini seviyorum
balkona çıkıp soğuğu hissedinceye kadar etrafı seyretmeyi
sonra en sevdiğim hırkamı sırtıma geçirip pencere kenarına kurulmayı seviyorum.
Ben etrafı seyrederken görüş alanıma giren güvercinleri…
Soğuğu sevdiren mis kokulu kahveleri…
Kahveye eşlik eden güzel kitapları, dergileri…
Fonda çalan müzikleri…
Tüm bunlar oluyorken odada yalnız olmayı…
Ara ara pencereye bakıp "dışarıyı göstermeyen hayaller" kurmayı…
Daldığımı fark edip kendi kendime gülümsememi seviyorum.
Birçok eksik varken hayatta, hala umutla o anın keyfini çıkarmayı seviyorum...
Vakit o vakit,mekan o mekan…
Mevsim sonbahar…
İçimde bir cıvıltı
İçimde bir huzur
İçimde bir hüzün var…
Tezatların ortasında mutluyum.
Anlamsız belki ama umutluyum…
Hüzünlü ama umutlu.
Yalnız ama mutlu.
Düşünüyorum…
(insan yalnız kalınca ne yapar ki başka?)
Son günlerde en çok düşündüğüm kelimeyi düşünüyorum:
"Fırsat"
Biraz evvel izlediğim filmde de bu konuya değindi sevdiğim bir karakter:
“Fırsatlar Paris gezisi gibidir, onu çok beklersin ama çabuk geçer.Doğru zaman gelince hiç tereddüt etmeden çitin üzerinden atlamalısın…”
Soruyorum bu kez…
Doğru zaman mı şimdi?
Eksiklik var deyip oturmak, ne bileyim oturduğun yerden umutlu olmak doğru mu?
Bir fırsat mı var önümde değerlendirilmeyi bekleyen?
Bir yol ayrımı mı var önümde bir daha ayrılmayan?
Geri dönüşü olmayan bir yol mu var?
Doğru olduğuna inandığım şeyler bir daha karşıma çıkmaz mı?
Kendime dönüyorum sonra…
Ne zaman mücadele ettin hayatla?
Olumsuzluklar çıktığında karşına ne zaman "dur" dedin?
Ne zaman ışıksız bir yolda karşıya geçmeye çalışan cesur insan sen oldun?
Birkaç “hiç” daha ekledim yanıtlarıma…
Gururdan mı bu duruş yoksa mantıktan mı?
Korkaklık mı, doğru olan mı?
Bazen duygularımı çözemiyorum.
Gemici düğümünden beter diyorlar ya ben hiç görmedim o düğümü,
Bilmem.
Ama bir düğüm var hayatımda.
Ve şu an ben o düğümü çözebilecek son kişiyim.
“Fırsat bu fırsat”sa beklesin.
Ben fırsat mı onu bir bileyim.
balkona çıkıp soğuğu hissedinceye kadar etrafı seyretmeyi
sonra en sevdiğim hırkamı sırtıma geçirip pencere kenarına kurulmayı seviyorum.
Ben etrafı seyrederken görüş alanıma giren güvercinleri…
Soğuğu sevdiren mis kokulu kahveleri…
Kahveye eşlik eden güzel kitapları, dergileri…
Fonda çalan müzikleri…
Tüm bunlar oluyorken odada yalnız olmayı…
Ara ara pencereye bakıp "dışarıyı göstermeyen hayaller" kurmayı…
Daldığımı fark edip kendi kendime gülümsememi seviyorum.
Birçok eksik varken hayatta, hala umutla o anın keyfini çıkarmayı seviyorum...
Vakit o vakit,mekan o mekan…
Mevsim sonbahar…
İçimde bir cıvıltı
İçimde bir huzur
İçimde bir hüzün var…
Tezatların ortasında mutluyum.
Anlamsız belki ama umutluyum…
Hüzünlü ama umutlu.
Yalnız ama mutlu.
Düşünüyorum…
(insan yalnız kalınca ne yapar ki başka?)
Son günlerde en çok düşündüğüm kelimeyi düşünüyorum:
"Fırsat"
Biraz evvel izlediğim filmde de bu konuya değindi sevdiğim bir karakter:
“Fırsatlar Paris gezisi gibidir, onu çok beklersin ama çabuk geçer.Doğru zaman gelince hiç tereddüt etmeden çitin üzerinden atlamalısın…”
Soruyorum bu kez…
Doğru zaman mı şimdi?
Eksiklik var deyip oturmak, ne bileyim oturduğun yerden umutlu olmak doğru mu?
Bir fırsat mı var önümde değerlendirilmeyi bekleyen?
Bir yol ayrımı mı var önümde bir daha ayrılmayan?
Geri dönüşü olmayan bir yol mu var?
Doğru olduğuna inandığım şeyler bir daha karşıma çıkmaz mı?
Kendime dönüyorum sonra…
Ne zaman mücadele ettin hayatla?
Olumsuzluklar çıktığında karşına ne zaman "dur" dedin?
Ne zaman ışıksız bir yolda karşıya geçmeye çalışan cesur insan sen oldun?
Birkaç “hiç” daha ekledim yanıtlarıma…
Gururdan mı bu duruş yoksa mantıktan mı?
Korkaklık mı, doğru olan mı?
Bazen duygularımı çözemiyorum.
Gemici düğümünden beter diyorlar ya ben hiç görmedim o düğümü,
Bilmem.
Ama bir düğüm var hayatımda.
Ve şu an ben o düğümü çözebilecek son kişiyim.
“Fırsat bu fırsat”sa beklesin.
Ben fırsat mı onu bir bileyim.
1 yorum:
Tam olarak böyle bir camı ve camından bakınca böyle bir manzarası olan bir odam olsun isterdim.Kesinlikle gurur..
Yorum Gönder