20 Kasım 2008 Perşembe

eylül,ekim,kasım



Aylardan kasım,ben eylülü severdim önceden.Mehmet Rauf'un Eylül adlı kitabının kapağını sevdiğimden severdim eylülü...
öyle çok kullandılar ki,insanlara verdiler ismi,kelime eskidi...silindi kafamdaki resim,halbuki ne sıcaktı.
sıcağı oluşturan renkleri vardı;sarı, kırmızı, turuncu kaplıydı yapraklar...
ağaçlar arasından ince bir yol geçiyordu...
klasik bir sonbahar tablosuydu belki de ama benim gözümdü o gören...
lisedeydim o zamanlar...
ben eylülü okurken insanlar bana deli gözüyle bakıyordu.
"kitap okunmamalı test çözülmeli."
bu zihniyet neler getirmişti bana ya da neleri getirmemişti...
neydim ben o zamanlar şimdi neyim?

bir fotograf,bir tablo,bir kitap,bir sözcük hatırlatabilir size geçmişi...
gitmeye ne hacet.
mesela sonbahar deyince aklıma ortaokul döneminde türkçe öğretmenimizin verdiği bir ödev geldi.pencereden dışarı bakıp betimleme yapacaktık.
mevsim sonbahardı...
pek güzeldi manzara...
yapraklar vardı,kimine göre atılıp hırpalanmış,kimine göre arınılmış...
ama sıcaktı o ayazda...
bisikletli bir çocuk vardı patikada...
yürüyen birkaç çocuk sapmıştı bizim yola...
sırtlarında kocaman çantalar,önlükte sallanan yakalar...

sonra bir yağmurlu gün geldi aklıma.
tek başıma yürüyordum,eve idi adımlarım.
yağmur vardı havada,ben aşıktım.ilk aşk...
acı çekmenin zevkine varmaktı benimkisi.
"bugünü hatırla yıllar sonra" dedim içimden.
birçok yağmurlu gün olmuştu ben severken.
ama o gün demiştim ben.

sonra "sonbahar" vardı sevdiğim bir eski şarkıda...
mevsimimi seçmişim ben önceden...
aklıma geldi işte öyle...
feridun nadas söylesin şimdi.
yağmur çiselesin.
sokaktan bir kız geçsin...
çok zaman geçsin,okuyayım ben bu yazıyı.
mevsim sonbahar olsun.
kasım da bitince bitecek mevsim.
zama geçsin istiyorum ama baki kalsın mevsim...
şarkı yazmak istiyorum,avaz avaz söylemek ulu orta:
Ankara'da sonbahar...
kopyacı olmak istiyorum.

5 yorum:

CaRtMaNtR dedi ki...

Öğrencilikten kalma bir psikozunda etkisiyle ben Eylül ayını (Malum okullar eylülde açılır) hiç sevmem. Daha doğrusu Eylül demek sorumluluk demekti uzun zaman için. :D

Bu arada ÖSS zamanı okunan kitaplar muhakkak hafızada bir yer yapıyor. Bir şekilde bir şeyle özdeşleşiyor. Kar'ın tüm hikayesini hatırlamam ama kış ve kar yağışı ile ilgili o dönemden kalma anılarımla beraber hatırlarım pek çok şeyini yinede.

a. dedi ki...

Hüzün zamanıdır zaman zaten eylül de...kitapta da hüzünbaz bir hikaye anlatılır."okullar bahane eylül şahane" değil tabi ama hayatın gerçeklerini bir kabulleniş galiba."okulun açılmasını normal bir şey gibi algılamak gibi...okulu boşver o normal bir şey sen bak mevsime,etrafı seyret...okul sıkıcı ama yollar güzel..."gibi gibi:)

doğru haklısın.o telaşede okuyunca pek bir tatlı oluyor zaten sayfaları çevirmek.ne zaman bir sınavım olsa en sıkıcı kitabı okumaya can atardım ben.hala öyleyimdir ya...sen kış demişsin ben sonbahar...biri yaz desin.ben yazayım:p

Selin dedi ki...

eylül ayının başlamasıyla birlikte herkesin "eylül geldi ya depresifim" demeye başlaması ve bütün msn iletilerinin eylüle göndermeler yapmasının sinirimi bozmasından dolayı artık eylülü sevmiyorum :) zamanında "bu eylül akşamında..." diye başlayan iletiler yazmış olabilirim tabi ben de, hatırlamıyorum, ama insan değişebilen bir varlık neticede :)

sonbahardan çok kışı severdim hem oldum olası.. "kış çocuğu" olmanın getirisi.

"kitap okuma test çöz" diyenlere gelince, eğer onları dinleseydim muhtemelen başka bir bölümde okuyor olacaktım, belki daha çok istediğim bir bölümde... ama kesinlikle daha farklı bir sLn olacaktım, o yıl okuduğum kitapların hayatımda çok önemli etkileri oldu. Başka zaman okusaydım o derece etkilenmeyecektim belki... İyi ki okumuşum diyorum şimdi, bu bölümde mutlu değilim belki ama bu sLn'le mutluyum :)

a. dedi ki...

o istemediğin bölümde istediğin bir sLn'le olduğun için şanslısın yani;)basit mantıkla düşünürsek meslekle olduğundan daha fazla zamanda kendinlesin.istemediğin bir senle yaşamak, istemediğin bir meslekle yaşamaktan daha kötüdür muhtemelen:))

CaRtMaNtR dedi ki...

aslında ilginçtir bu ailenin bu konulardaki yönlendirme çabaları. Ben muhtemelen Öss'den önceki son 6 ayda 60tan (harbiden ben nasıl Öss'yi kazandım şaşıyorum zaman zaman) fazla sayıda soru çözmüş olsaydım muhtemele şu anda yabancı bir ülkede masterımı tamamlamış orada yada burada süper maaşlı ama sıfır sosyal hayatlı bir işim olurdu. Ama kuvvetle muhtemel bende bu tür yaşamdan nefret ederdim.

Sanırım insanın kendni bilip daha az imkanlarla daha mutlu bir insan olmayı kabul edebilmesi en hayırlısı oluyor.

Ha tabi bu yönlendirmeleri benim kadar dinlemeyip daha ziyade tecrübe ederek ders almamakta bazen hayatta daha faydalı olabilir ama oda benimle ilgili bir mevzuz aten :D