3 Şubat 2009 Salı

Kendini seven insan modeli



Her "biz" in içinde bir "ben" varmış. O "ben" duygusu ağır basarmış bazen.
Bazen algılanamayacak sınıra ulaşırmış bu, yanına bir "cil" eki ilave edilirmiş.
Ne kötü bir hal alırmış dünya o zaman.
"Hep ben hep ben umrumda değilsin sen" yakışmazmış kimselere...
Önce orada burada karşılaşılmış bu sıfatla, sonra olmayacak alanların içine sızmış:
Sevgilere...

Anlayamadığım, algılayamadığım bir konuya değinmek istiyorum bugün.
Bencilliğe sınır çizmek istiyorum.
Bana "Bu kadar bencil miyiz?" dedirten şeylerden bahsetmek, sorular sorup yanıtlar aramak...

Bir haftadır bir arkadaşımın mutsuzluğuna seyirci kalıyorum, izleyip, hiçbir şey yapamamaktan usanıyorum.
Sevgi vardır, belli bir zaman sonra bitebilir belki normaldir bu.
Bir diğerinin sevgisi aynı süre zarfında bitmez, bu da normaldir.
Seven kişi sevmeyene bu durumda baskı uygulayamaz ama.
"Kendime zarar veriyorum" larla bir diğerini olur olmaz, akıl almaz pek çok şeyle zorlayamaz ama.
Psikolojik baskı kurup verilen değeri sömüremez.
Kendi mutluluğu için bir diğerini mutsuzluğa sürükleyemez.
Sevgi bencil olabilir mi bu kadar?
Seviyorum diye belirttiği kişi karşısındaki değil de kendisi değil midir?
Sevdiği kişiyi mutsuzluğa sürükleyen "seven" sıfatını hak etmekte midir?

Ben aşk doktoru(yok öyle bir şey tabii) ya da onun gibi bir şey değilim. Belki anlayamıyorumdur, kafam basmıyordur başkalarına, başkalarının sevgisine...
Ahkam kesmek değil bu.

Bir başka sevgi türü var bir de...
Başında çok güçlü olan, ayrılıkla nefrete dönüşebilen "Ben mutlu olamadım o da mutlu olamasın" cümlesiyle son bulan sevgiler var.
Yalnız ben onların ne tür bir sevgi olduğunu çözebilmiş değilim.

Sevgi güzel bir şey, sevilenle olmak da güzeldir muhakkak ama olmuyorsa bir şeyler, sevilmiyorsan ya da sevilmemişsen hiç, bu neyi değiştirir ki?
Nasıl bencil olabilirsin?
Nasıl kendi mutluluğunu düşünebilirsin?
Nasıl öne kendini koyarsın?
Sen sevdiğinden emin misin onu?
Kendine aşık olduğunu kabul eder misin?

"Bir tek dileğim var mutlu ol yeter" gibi arabesk yapacak bir halet-i ruhiye içersinde değilim ama bu cümle bana daha mantıklı geliyor.
Mantığımla hislerimin buluştuğu bir köprü var, onlar bana "Sevgide bencillik yok" diyor.
Olmamalı...

11 yorum:

Besimi dedi ki...

hatta düşünmemeli ve beğenmemeli...

a. dedi ki...

öyle ama gel de anlat!

Quaresma7 dedi ki...

Muhakkak öyledir ama diğer pencereden bakma şansın oldu mu hiç?

Birine kendinden fazla değer verip, bir çok şey paylaşıp, gün gelince "istemiyorum artık seni" damgası yemek... ve uzun bir süre ne yaptığının farkında bile olmamak... Başına yastık basıp ağlamak...

"Artık seni sevmiyorum" denildiği an 'vazgeçmek'... peki bu bencillik değil mi?

a. dedi ki...

Diğer pencereden bakmadım hiç.

Seni sevmeyen, istemeyen birinden ne bekleyebilirsin ki? Yeniden sevmesini mi? Kulağa mantıklı geliyor mu sence?

Platonikleri düşün, onlar senin bir mutlu günün için neler vermezlerdi?Sen güzel günler sonunda artık seni sevmeyen birini yargılıyorsun. Sanki o sevginin bitişinde rol üstlenmemişsin gibi...

Ben karşımdaki ne yaparsa yapsın seviyorsam onun mutluluğuyla avunabilirim başıma yastık basıp ağlarken...
Bu pencerenin bir kıyısında yer almışlığım vardır, evet.

Quaresma7 dedi ki...

Pencerenin kıyısındayken ya "pencereden bakmamışsın" ya da camın yansıması sana "arkanda kalanları göstermiş"

Bu yazıya ve onu yazana haksızsın demek ne haddime olur ne doğru olur. Söylemek istediğim bu değil. Ama tek taraftan bakmak, sevmiyorum deyip bi kenara atılanın nasıl bi ruh halinde olduğunu düşünmemekte inan çok bencilce... Bence bunu bir daha düşün...

Saygılarımla...

a. dedi ki...

Ben ona haksız gözüyle bakmıyorum kesinlikle.Sevmediğini bile bile onu sevmeye zorlayan insanları anlayamıyorum."bak vururum kendimi bana dönmezsen" gibi şeyler savuranlara lafım.
Üzülürsün, belki birkaç "dön" dersin bilemem ben orası ama abartmazsın, delirtmezsin adamı.
Ben böyle bir şey yaşamadım ama yaşayanların ne durumda olduğunu görüyorum ve canımı sıkıyorlar.

Quaresma7 dedi ki...

Baştan başlayıp yorumları okuduğumda düşüncelerimizin farklı çok da farklı olmadığını farkettim:)

Küçük bişi daha eklicem. Sen hep "vururum kendimi bana dönmessen" denilenleri bana kalırsa 'dedirtenleri' görmüşsün. Canında sıkılmıştır. Sonuna kadar da haklısındır. Ben zamanında "Bana dönmessen vururum kendimi" diyen taraftaydım. Kimse benden böyle bişi beklemezdi bende dahilim bu beklemeyenlere. Daha sonra 1 ton soru geldi Nasıl yaptın? Neden Yaptın? O zamanlardan tek hatırladığım cevabımdı... "Hatırlamıyorum" Sanmaki insan yaparken farkında oluyor ve sanmaki amacı karşısındakimi üzmek. O beni üzdü ben de onun hayatını mahvedeyim demek. Neden? diye sorarsan inan hala neden bunu yaptığımı bilmiyorum...

Saygılar...

The Metonian dedi ki...

Bence, sevgi, bizzat bencilliğin ta kendisidir. Hatta "aşk" = "bencillik"

Sebebi ise çok basit.. Biz hep kendi tarafımızdan bakarak, "Seviyorum" diyoruz. Sevme eylemini bile kişiselleştiriyoruz.

Bu yüzden seven her insan bencildir. Sadece bazıları bunu kontrol altına alamaz.

Adsız dedi ki...

her iki taraf içinde bu konu üzerine o kadar çok düşündüğüm oldu ki.birisi çok sever,bu bile tanımsızdır onun için hayat demek sevdiği insan demektir,kaybedince sevilmeyince bu acıya dayanamaz,"o"nun hayatından çıkıp gitmesinin düşüncesine bile katlanamazken,bu olgunun gerçekliğinde boğulması an meselesi iken bilincini bilinçsizliğinin ellerine verir ve karşı tarafı tehdit etmeye başlar...tabi o tür insanları yargılamak bizlere kolay gelir hiç kendimizi onların yerine koyamadan bakıveririz,sonrasındada "bak bir ayrılığı bile kaldıramadı" der geçeriz.sevgili blog yazarımız da hiç terkedilmemiş galiba pek o taraftan bakamamış.sizi yargılamak değil amacım yanlış anlamayın.

burada terkeden insana büyük görev düşüyor bence,terkedenin bilinci açıktır,doğru düşünebilir,konuşma uslubuna dikkat ederek karşısındakine anlayışlı yaklaşıp ayrılma nedenlerini anlatabilir...kırmadan,karşısındakinin duygularına saygı göstererek.
usulca kendisini sevene veda etmesini bilerek,gitmeli daha doğrusu gidebilmeli.tutarlılığını hem söylemleriyle hem de edimleriyle sergileyebilmeli,bu kadarını kendisini seven bir insana çok görmeyerek yapabilmeli.gitmenin gerekliliğini anlatıpta gidebilmekte işte düğümün püf noktası...
kolaycılar yeni çağın yeni yüzü olmuşken bu cümleleri dizelere sıralamanın anlamını bilenlere sözüm tabiki.
tüm bunlar olup bittiğinde kalan için söylenebilecekler sınırlanıyor zaten.sevilmediğini anladığı anda arkasını dönüp gidebilmeli,"ben sevilmiyorum" nedenini aramaktan ırağa gidebildiği kadar gidebilmeli...
yılların ona armağan ettiği karakter yardımıyla itildiği uçurumdan tek başına çıkmayı bilmeli.söylenmiş yalanlara kulaklarını tıkamayı başaramsada,o yalanların ruhunda bıraktığı siyahla yaşamayı öğrenmeli.o siyahı beyaza çevirinceye kadar..


eğer bunu yapamıyorsa zaten iki tarafıda bencil ilan ederim acımasızca hem de.

a. dedi ki...

Sevgili Mr.White,
Yaşamadığım için bilemeyeceğim noktalar olduğu doğrudur.Amacım kimseyi yargılamak değil, hoş olmayan bir duruma sorular sorup kendimce cevaplar vermek.
Tek taraftan bakınca çizilen profili ortaya koydum sadece.

Söylediklerine gelince, çok güzel bir analiz olmuş, oldukça ikna edici bir bakış açısı.
Ben kendi açımdan baktığım için olaya, başkalarının sevmelerini bilemediğim için, kendi sevgi anlayışım ya da yapacaklarımı düşündüğüm için böyle yazmıştım.

Teşekkürler, kafam daha aydınlık şimdi...

a. dedi ki...

melankolikdeli,

Ben öyle olduğuna inanmıyorum, inanmak da istemiyorum.

"seviyorum" bencillik değildir.o zaman "geliyorum, gidiyorum, konuşuyorum..." gibi ifadeleri kullanan herkesi bencil olarak nitelendirelim.Bir şeyin içinde "ben" olabilir hatta olmalıdır da, sinir bozan kısım "hep" ben olan, aşırılığa kaçan kısım.