29 Mayıs 2009 Cuma

İstasyon

Rind'in "yalan" adlı bir şarkısı var. Ne zaman dinlesem bir hoş oluyorum. İçim sıkılıyor bir yandan, bir yandan bir rahatlama hissi oluşuyor. Sanırım "yalan" böyle bir şey olduğundan...Hem, bazı duygulara, bazı cevapsız sorulara "yalan" demek ve geçmek kolay olsa gerek...Her ne kadar bilsen de doğruluğunu, "yalan" deyip kendi duygularını yüceltmek güzel galiba...Ne bileyim, mesela Nev "Hani birisi daha çok sever ya bizimkisi o misal..." derken duyulan his gibi...

"Ben çok sevdim" deyip bir köşeye kurulmak, bencilliğinin keyfini sürmek bu olsa gerek.

-Yapmıyor muyum bazen?
-Yapıyorum.

Oysa bir başkasının duygularını bilemezsin ki...Sadece kendince senaryolar yazıp durursun. Bilemezsin, bunu da kabul etmek istemezsin. Sen kafayı yiyorsundur çünkü.Çünkü karşıdakinin bundan haberi yoktur. Bunu düşünür iyice kafayı yersin ya da iyice bir "yalan" kelimesi içine gizlersin.

Saçma tabii düşününce, düşününce dedim ya hep düşünmekten işte...
Çok düşününce oluyor böyle şeyler.
Belki karşı tarafta yalan yok, sadece daha az "düşünüyor"
Az düşünmek ile sevgi arasında bir bağlantı var mı bilmiyorum, böyle durumlarda "umarım yoktur" diyorum.

Zamanında çok fazla düşündüğüm şeylerdi. Şimdi bunları analiz etmeyi bile kendime yasaklamaya çalışan bir konumdayım. Ama sadece "paylaşmak istedim". Paylaşmak güzel mi sahi?

* * *
İstasyonları seviyorum bugünlerde. Filmlerde istasyon sahneleri gözlüyorum. Bir tren garı mesela...
Hani hayatının dönüm noktası olur ya...
Hani hayalinde yaşattığın bir an...
Benim olursa işte öyle bir günüm,
Mümkünse bir tren garında olsun.
Mutlu olurum.
Mümkünse, dönüm noktası bir gidiş noktası olmasın.
Bir geliş noktası olsun.
Mutlanırım.
O ne demekse.

5 yorum:

CaRtMaNtR dedi ki...

Düşünce olarak adlandırdıklarına hayal gözüyle bak bence. Hayallerede kendini fazla kaptırmazsan o kadar kötü bir şey değil bu.

Adsız dedi ki...

çok hoş yazıların var..okurken kendimi görür gibi oldum :)

a. dedi ki...

@cartmantr
"Hayal" kavramı daha farklı sanki...Düşünce ise bir şey, o daha kalıcı, daha sert, daha ayakları yere basabilecek düzeyde. Hayal düzeyine indirmek güç olabilir sanki.

@pinkZorro
Teşekkür ederim:) Ben de bloguna bakınca hayatımdaki en önemli kareleri görünce çok şaşırdım ne yalan söyleyeyim:) Pride&Prejudice, Gone with the wind,Becoming Jane, Peyami Safa-Yalnızız... gibi:) Bu kadar olabilirdi yani:P Bir Kafka dan göremedim bir esinti...Şaşırdım:)

buraneros dedi ki...

Bu yazını nasıl atlamışım ben, sıkı bir takipçin olarak... İçinden tren geçen herşeye bayılırım oysa... Yazı için kendimi tekrar edebilirim ancak... Ki bugünkü yazında enfesti, taa oradan bu yazıya geldim. LinkWithin'in yararları işte:))

a. dedi ki...

Yazının minicik bir kısmı istasyon hakkında olsa da başlık ondanbaşkası olamadı:)) Ben de çok seviyorum işte, uzaktan sevmek gibi bir şey:) Teşekkürler buraneros:)