23 Ağustos 2009 Pazar

Yolculuk



Evler, yüzler, renkler...
Hepsi olmak istediği yerde, hepsi hep vardı, olacaktı...

Bilmediğin bir şehre giderken unutursun tüm bunları. Oturduğun araç içinde rahatsızca kıpırdanıp, hızla geçen hayatlara bakarsın. O araçta, o mekanda, o hayatta sadece kendini düşünür dururken bir başka hayatı teğet geçer bakışların...Sen a'ya b'ye takılıp kalmışken, c'yi çözememişken bir x gelir yanaşır yanıbaşına. Teğet geçtiğin, yarım yamalak gördüğün yüzleri düşünürsün. Onun, onların ne düşündüğünü... Senin de her geçen araç için bir "o", bir "onlar" olduğunu...Anlık görüntüler bitimi, bir düşünceden ibaret olduğunu.

Oysa ne çok önemsemiştin kendini değil mi?

Oysa ne çok önemsemiştin düşüncelerini, a'yı, b'yi, c'yi...

Yolculuk yaparken kendimi başka bir evrene göç ediyormuşum gibi hissediyorum ister istemez. Kulağıma kulaklığımı takıp, şarkımın sözlerini idrak etmeye çalışırken belli belirsiz gördüğüm manzara sanki benim oraların değil, sanki çok yabancı, sanki gelip geçici, sanki garip...

Sanki "uzak".

Bir şeye o kadar yakınken o kadar uzak olma hissini bilir misiniz?

5 yorum:

StummScream dedi ki...

Şuan tam o hissin içerisindeyim desem =)

bevren dedi ki...

Yolculuklarım sırasında geçtiğim yerlerle ilgili hayaller kurarım hep. Yol kenarında gördüğüm bir evde yaşadığımı hayal ederim. Orada yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu anlamaya çalışırım. Bu sayede mutlu olabileceğim yeri bulabileceğimi düşünürüm.

Bu da benim yolculuklarla ilgili yaşadığım garip, yabancı durum işte :)

a. dedi ki...

@stummscream
Uzakken yakın olmak güzel bir his olabilirdi belki ama tersi biraz nahoş...

@bevren
Sevdim bu düşünce şeklini...İnsan bu tür hayaller kurunca, böyle düşününce mutlu olacağı yeri bulmadan mutlu oluyordur muhtemelen:)

The Metonian dedi ki...

üniversite için trabzon'a ilk gidişimdeki yolculuk geldi aklıma (: bitmemişti yol, uzadıkça uzamıştı ya da bana öyle gelmişti (:

beenmaya dedi ki...

yakınken uzak olmak ve sen kapatmaya çalıştıkça daha açılan mesafe çok ama çok ağır...