İçerisinde Adile Naşit, Münir Özkul, Halit Akçatepe, Zeki Alasya, Hulusi Kentmen gibi sevimli insanların bulunduğu sıcacık filmlerden biri Sev Kardeşim. Hülya Koçyiğit ve Tarık Akan'la birlikte de iyice tadınmaz yenmez bir kadro oluşturmuşlar vakt-i zamanında.
Aslında çok fazla şey anlatmaya gerek yok. O "her telden insan" diyebileceğimiz şirin aileyle, Zeki Alasya'nın elinde bir ördekle sünnete gelmesiyle, Haliç Akçatepe'nin motoruyla merdivenlerden aşağı iilerleyişiyle, Hülya ablamız ve Tarık ağabeyimizin apar topar -birbirine iliklenmiş paltolarıyla- otobüsten inişleriyle öyle güzel ki, o bahsettiğim kocaman gülümseme yüzümde oluşuverdi izlemeye başlar başlamaz. "Şambaba tatlısı da alsana bana" gibi bir repliğe geldiğinde küçükken bunu "çambaba" anladığımı ve noel ağacı gibi bir tatlı hayal ettiğimi de düşününce...
Her şeyi geçtim de, ya o şarkıya ne demeli? Bu şarkıya ancak böyle bir film yapılabilirdi diyorum:
bak kardesim, elini ver bana
gel kardesim, nese getirdim sana
al kardesim, ye ic gul oyna
sar kardesim, kolunu boynuma
sev kardesim, canim feda yoluna
tap kardesim, tum insanlara
dunyaya geldik bir kere
kavgayi birak, her gun bu sarkimi soyle
sevdikce guler her cehre
amaclar hep bir olsun, kalpler birlikte
dunyaya geldik bir kere
kavgayi unut, her gun bu sarkimi soyle
sevdikce guler her cehre
mutluluklar bir olsun, aci birlikte
Velhasıl, hep uzaklarda aramamalı insan sevincini, o sevinç geçmişte bir yerde saklanıyor da olabilirmiş. Nostalji diyorum, güzel. Güzel mi güzel...
P.S: Bu film şu filmin uyarlamasıymış aynı zamanda.
2 yorum:
Ne güzel oluyor bulunca aradığını ! (: Şambaba tatlısını da şimdi tanımış oldum (:
Kesinlikle! Tabii tam tersi de insanı çileden çıkarabiliyor :)
Yorum Gönder