13 Kasım 2012 Salı

Sevgili M,

Yine akşam oldu bak, koşturuşumuzun boşunalığına bir kanıt daha. Boşlukta devinen ama birleşmeyen, insanı bir yere götürmeyen şeylerin öneminden bahsetmeyeceğin için seviniyorum. Başkası olsa zamanın değerini anlatırdı uzun uzun, hayatın güzelliklerini... Buruşturup atılacak bir kağıda ne yazdığım önemli evet, fakat sözcük kalabalığı yapmanın neresinde iyilik?

O elma kabukları kurudu yerde, kedi üç gündür sütünü içmiyor. Perdeyi sonuna kadar açtım. Güneş de gitti halbuki. Neyi neden yaptığımı bir bilsem, bilebilsem. Biri çenemden tutup yüzüne baktırsa ve "bak her şey şu yüzdendi" dese ve ben anlar gibi başımı sallasam, hayır hayır, anlar gibi değil. Anlasam ve her şey bu iç sıkıntısıyla birlikte odayı, etrafımı saran yolları ve şehri terk etse diyorum. Şarkılar da susabilir o gün. Çünkü ne zaman içim fena halde sıkılsa, kulağıma bir piyanist oturuyor.

Sevgili M, sana seslenmek ne iyi, bütün bunların dışında başka bir dünya açılıyor sanki.







Hiç yorum yok: